20 Temmuz 2013 Cumartesi

EKMEK ARASI, Charles Bukowski




Metis Yayınları
223 sayfa
2011

Gayet akıcı bir kitap, sizi hiç sıkmadan yazarın ilk yaşlarından üniversite dönemine kadarlık olan kısmını anlatıyor. Hayata bakışı farklı olan birisinin neler yaşadığını gayet güzel bir şekilde anlatmış. Küfür fazlalığı var gibi gözükse de bir süre sonra karakterin yapısına alışıldığında çok normal geliyor akış içerisinde.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Versiyon 2

Yoğun bir günü bitirmişti ama o da bitmişti. Patronu yine bir sürü insanın içinde onu azarlamış, yaptığı her işe bir mazaret bularak yine yapmasını istemişti. Daha işe başlayalı üçüncü ayında olmasına rağmen sanki yıllardır bu işte çalışıyormuş da emekliliğini bekleyen insanların psikolojisi ile gelip gitmeye başlamıştı. Dün saçlarını kestirmişti bir arkadaşının tavsiyesi üzerine. Değişiklik her zaman iyi gelir demişti ama hiç beğenmemişti bu şekli. Pişmandı. Yine evde bir sürü iş var düşüncesi daha mesai saatini bitirmeden aklına gelmeye başladı. Suratsız ev arkadaşı ile kesin bir konu bulup tartışacaktı yine. Birkaç kere başka bir eve çıkmayı düşünmüştü ama şu sıralar maddi imkanı ancak buna yetiyordu. Yarın yine hangi kıyafeti giysem diye düşünürken otobüs geldi. Kartını okuttu arka sıralarda boş olan ikili koltuğa oturdu. Aslında sevmiyordu tek başına geçip koltuğu zapt etmeği, her seferinde başkaları en son onun yanına oturuyordu hatta bazen ayakta bekleyip de yanına oturmayanlar bile olmuştu. Otobüs durakta durdu. Biri bindi. Sakalları iki-üç günlük vardı. Bir elinde kartı tutarken diğer elinde de şeker vardı. Saçları dağınıktı. Yavaş yavaş yürüyordu sanki kendine kızmaya başlıyordu her adımında. Yine öndeki kızın yanına oturacak dedi kendi dendine. Hep böyle oluyordu. Camdan dışarı baktı. Beğenmişti onu. Belki gelse yanıma otursa bahaneden bir soru sorsam, laf açılsa, uzasa… Birden koltuk sarsıldı, yanına baktı.

4 Temmuz 2013 Perşembe

İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ, Charles Dickens


Bir kere seven insanın neler yapabileceğini anlatıyor. Fransız ihtilal dönemindeki yaşanan olaylar ve insanların, topumun psikolojisini iyi yansıttığını düşünüyorum. Başlardan biraz sıkıcı gibi gelse de, sonra açılan kendisine bağlayan, akıcı bir anlatımı var. Kitapta geçen kişi ve olayların bir şekilde birbirleriyle bağlantılı olması, yazarın kurguyu çok güzel kurduğuna kanıt. Bence genel olarak güzel bir kitaptı.


Kitapta geçen bir cümle:

''Bana inanan ölüler aslında ölü değillerdir, bana inanan ve yaşayanlar ise asla ölmezler.''