17 Şubat 2012 Cuma

Zamanda Yolculuk Mümkün Mü?


     Teknolojinin şu anda geldiği noktaya baktığımız zaman bundan belki de 100 yıl önce mucize olarak nitelendirilebilecek icatlar günümüzde pek şaşırtmıyor bizleri. Teknolojinin gelişmesi doğru orantıyla ilerlemeyi bırakalı çok oldu. Bu alandaki ivme gün geçtikçe daha da artmakta. Çok yakında Quantum Levitation yoluyla uçan arabalar göreceğiz. Telefonla bir başkasıyla konuşurken filmlerde gördüğümüz gibi o insanın hologramı karşımızda olacak. 3. Boyut her türlü medya göstergecinin vazgeçilmez bir parçası olacak. Aynı şekilde tıpta gelinen nokta öyle bir hal alacak ki, insanlar robotik, yapay organlar sayesinde yüz yıllarca yaşayabilecek. Bunların gerçekleşeceği konusunda çoğu bilim adamı kendisinden oldukça emin gözüküyor. Ama günümzde bile gerçekleşebilmesine mucize olarak bakılan şeyler var. Bunlardan biri de fantastik, bilim kurgu edebiyat ve sinamasının vazgeçilmezlerinden olan ‘Zamanda Yolculuk’ konusu.
    
     Günümüzde zamanda yolculuk söz konusu olunca ilk akla gelen bilim adamları Albert Einstein ve Stephen Hawking’dir. Çünkü onlar fiziğin somutluğuna zaman gibi soyut bir kavramı sokmuşlar ve bu konuda çalışmalar yapmışlardır. Einstein zamanı 4. Boyut olarak tanımlamış, zamanın külte ve hıza göre değişimleri hakkında çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalara göre boşlukta zaman yoktur ve kütle ile doğru orantılı olarak yavaşlar. Yani küneşin kütlesi zamanı dünyaya göre daha fazla eğer. Dolayısıyla güneşte geçirilen zaman göreceli olarak daha yavaştır. Aynı konuyu kütleden bağımsız ele aldığımızda ise bir cisim hızlandıkça kütlenin içinde bulunduğu zaman genişler, yani durağan bir cisme göre yavaşlar. Cisim ne kadar hızlanırsa zamanda o kadar ileri gitmiş olur. Bunu şu örnekle açıklayabilriz; aynı gün doğmuş iki kardeşten biri ışık hızına yaklaşan bir hızda seyehat etseydi, geri döndüğünde kardeşini seyehat yaptığı süreyle doğru orantılı bir şekilde kendisinden daha yaşlı bulurdu. Bu konu artık bir teori olmaktan çıkmak üzere. Aynı malzemeden aynı şekilde yapılmış iki saatten uzay yolculuğu yapan saat, tekrar dünyaya geldiğinde diğerine göre birkaç dakika geri kaldığı görülüyor.
      
     Anlaşılabileceği iki ışık hızındaki bir cisim için zaman durmuş demektir. Son yapılan çalışmalarda, ışık hızından daha hızlı taneciklerin varlığı kanıtlanmıştır. Teoreme göre ışık hızında zaman duruyorsa, ışık hızından daha hızlı hareket eden bir cisim için zaman ne olur? Geriye dönüş söz konusu olabilir mi? Einstein’ın bu zamanı somutlaştıran teoremi üzerinde günümüzde hala net bir cevap alınabilmiş değil. Cern’de de bu konu hakkında çalışmalar yapılıyor. Bu konudaki en büyük sorun ise ışık hızına ulaşan bir cismin moleküllerine ayrılması. Bu ayrılan moleküllerin tekrar toplanabilmesi de şu an için mümkün gözükmüyor.

     Zamanda yolculuk hakkında bir teori için de biraz karadeliklerden bahsetmek istiyorum. Karadelik yoğunluğu sonsuza yakın bir maddeden oluşan (kara madde) cisimdir. Bazı büyük yıldızlar enerjisini bitirdikten sonra daha da şişip süpernovaya dönüşürler. Özel durumlarda bu süper nova külte çekimi ile hızla içe doğru çökmeye başlar ve çökme tamamlandığında bir karadelik oluşur. Karadeliğin ne derece büyük bir yoğunluğa sahip olduğu şu örnekle daha iyi açıklanabilir. Eğer dünyamız bir karadelik olsaydı, hacmi bir toplu iğne ucu kadar olurdu. Yani bir dünya kadar ağır bir toplu iğne düşünün.  İşte bu değrece yoğun bir kütleyi şimdi de güneş hacminde düşünün. 

Karadelikler bu derece yoğun ve hacimli cisimlerdir ve oluşturdukları kütle  çekimi ile yakınlarındaki diğer yıldız ve gezegenleri çekerek gittikçe büyürler. Öyle ki Einsten’ın somut olarak nitelendirdiği zamanı bile bükerler. Karadelik içinde zaman yoktur. Teoriye göre karadelikler gibi bir de ‘Akdelikler’ vardır. Bu Akdelikler ise karadeliklerin çıkış noktasıdır ve ‘Solucan Deliği’ denilen bir tünel ile geçiş sağlanır. Bir cisim bu solucan deliğinden geçerse evrenin farklı bir yerinde veya farklı bir zamanında tekrar doğar. Zamanda yolculuğu mümkün kılan diğer teoride işte budur. Cern’de karadelik oluşturabilme olasılıklıklarını mutlaka duymuşsunuzdur. Molekülleri tekrar bir araya getirebilecek ve çevreye zarar vermeyecek ‘Portatif Karadelikler’ de bir diğer olası zaman makinesi olabilir. Ne yazık ki bu da şu an için mümkün görünmüyor.

     ‘Eğer zamanda yolculuk olsaydı, gelecekten günümüzde gelen olmaz mıydı?’ sorusunu kendinize sormuşsunuzdur. Zamanda yolculuk teorilerini çürüten bir soru gibi görünmekte. Kim bilir belki de Atlantis gibi varlığı kanıtlanamayan ama çok gelişmiş oldukları düşünülen medeniyetlerden birine gelecekten gelenler olmuştur.

     Zamanda yolculuk paradoksundan da biraz bahsetmek istiyorum. Düşünün ki zaman makinesi icat oldu ve zamanda geri gidebiliyoruz ve çocukluk zamanımıza gidip kendimizi öldürdük. Bu durumda bize ne olacak? Bu konuda da oldukça farklı teoriler mevcut. Bunlardan bazıları, günümüz gerçekliğinin silineceği ve insanların hafızalarında bile bir anda yer etmemeye başlayacağınız yönünde.

     Şu an için zamanda yolculuk konusunda insanların yapabileceği çok fazla şey yok. Ama kim bilir belki günün birinde tıpkı geçmişte ‘mucize’ olarak nitelendirilen icatların yapılması gibi bizim de ‘mucize’ dediğimiz zamanda yolculuk bir şekilde gerçekleşir. İşte o zaman şu ana kadar bu konuda yazılan kitaplar ve çekilen filmler biraz olsun gerçeklik payı kazanır. 

                                                                                    Ramazan Cingi

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Büyük patlama teorisi. Teori doğru ama yanlış temellere dayanıyor. Çünkü büyük patlama maddenin tamamının patlamasından değil anılan maddenin zerresinin patlamasından bir yöne doğru patlamasından oluşuyor. zerre patlarken asil olan madde halen yerinde duruyor. Sonsuz çekim gücü halen etkin, Büyük patlama sonrasında evren tek bir yöne doğru genişliyor. genişleyen evren teorisi de bu açıdan doğru. ama evrenin genişlemesi sona erip büyük birleşme meydana geldiğinde ki buna kıyamet deniyor her şey aslına dönecek bu da doğru. Sıkı durun büyük birleşme büyük patlamadan çok daha hızlı ve tersine doğru olacak. Bu şekilde kıyamet alametleri de gerçekleşecek. Tıpkı bir filmin hızlı bir şekilde geriye sarılması gibi, tıpkı insanın ölüm anında hayatının bir film şeridi gibi hızlı bir şekilde gözünün önünden geçmesi gibi bunlar doğru.
Hatalı olan şu; Evren ve kainat uzay içinde yüzmüyor. Tam tersine evren kainat tüm galaksiler her şey zaman denizi içinde yüzüyor. Zaman denizinin sonu şu anda belki yok ama başı büyük patlamanın gerçekleştiği ana maddenini bulunduğu yere dayanıyor, Olayı bir huni gibi düşünelim huni sınırları zaman iken içindeki tüm herşey kainat kosmoz bu huni içinde yer alıyor. ve ilerliyor. Bu ilerleme bir yere kadar olacak. ondan sonra büyük birleşme olacak.
Evrenin merkezi de bu hesaba göre yanlış yerde aranıyor.
Gelelim zamanda yolculuğa:
Kuranı Kerimde alemlerden bahseder belki binlerce alem vardır. Bu alemlerin hepsini alt alta çizgiler şeklinde çizelim bunlardan birisi de bizim içinde bulunduğumuz alem olsun. yukarıda çizdiğimiz çizgiler başka alemler, aşağıda çizdiğimiz çizgiler ise başka alemler olsun.
Aşağıya ve yukarıya çizmiş olduğumuz alemlerdeki çizgiler bizim dünyamızın bir kopyası aralarındake tek fark yukarıda yer alan çizgilerdeki alemlerin geleceği, aşağıda çizdiğimiz çizgilerdeki alemlerin ise bizim geçmişimiz olduklarıdır.Alemlerin hepsi dünyamız ve içinde yaşayan bizler ile alakalıdır. Alt çizgiler değişik periyodlar ile bizim geçmişte yaşadıklarımız, üst çizgilerde yer alan alemler ise aynı şekilde bir periyod içinde gelecekte yaşayacaklarımızdır. Tüm alemler iç içedir. Bir alemden diğer aleme geçiş mümkündür. Bunu yapan insanların varlığı da beğenmeseniz bile kesindir. örneğin Nostradamus gibi. Olay sizin atlama yaparak hangi aleme geçip, hangi alemleri gördüğünüzdür.