13 Şubat 2012 Pazartesi

2012 GERÇEKLERİ

     Herkesin bildiği, beklediği, hakkında kitaplar yazılan araştırmalar yapılan ve şimdi geçtiğimiz yıllarda felaket filmi olarak karşımıza çıkan yıl: 2012. Peki nedir bu yılın özelliği? Nelerin olması bekleniyor? Ne tür sürprizlerle karşı karşıyayız? Bunun cevabını bilmemiz için öncelikle Maya Uygarlığını tanıyalım. Çünkü herşey arkeologların onların takvimlerini gün yüzüne çıkarmalarıyla başladı… Orta Amerika’daki Maya uygarlığı zaman-bilim ölçütüne göre en gelişmiş uygarlıklardan biridir. Kullandıkları ana takvim gezegendeki en kusursuz olandır. Hiç bir zaman yanılmamıştır. Bu takvim altı dünya zamanından oluşur ve takvim güneşi esas alır. Zamanına göre o kadar ileri teknik kullanılmıştır ki aynı mısır piramitlerinde olduğu gibi bunda da “Acaba uzaylılar mı?” sormuştur bu araştıranlar. Şöyle ki asırlar öncesinden bugünün güneş konumunu kusursuz hesaplamışlardır.

     Bugün Maya Takvimi’nin son zamanlarının doruğunda yaşıyoruz; bir galaksi günün ya da binlerce yıl süren bir periyodun sonlarını. 25,625 yıl süren bir galaksi günü, her biri 5125 yıl süren beş çevrime ayrılır. Maya Uzun Sayım takviminin Büyük Çevrimi M.S.2012 yılında sona ermektedir. Çevrim zamanı ve Dünya Çağı geçişlerine ilişkin Maya kavramlarını izlediğimizde, bunların birer son olmasının yanı sıra birer başlangıç olduğunu da görürüz. Altı parçaya ayrılmış dünya zamanlarının hepsinde de kehanetlerde bulunmuşlardır ayrıca. Birinci ve İkinci dünya savaşı, büyük depremler ve seller gibi dünyanın dengesini değiştirecek önemli olayları bilmişlerdir bu kehanetlerde. Biz şu an 5. dünya yılınının yani yükseliş yılının son dönemindeyiz ve bu dünya yılı 27 Aralık 2012 de bitecek ve dünya dünya 6. dünya yılına girecektir. 6. dünya yılı için yapılan kehanet yoktur çünkü 6. dünya yılı ‘boşluk’ tur.

     Hal böyle olunca insanlar üç senaryoyla karşımıza çıkıyorlar.
     ‘Dünyanın sonu, Marduk ve Foton Kuşağı...’

     Herbiri için de bilimsel olduğu öne sürüler yüzlerce araştırmayla insanlar kendi inandıklarının doğruluğunu savunuyorlar. Marduk Gezegenini alalım. Söylenenlere göre Marduk adlı gezegen 27 Aralık 2012 tarihinde dünyaya çarpacak ve insanlığın sonunu getirecek. Şimdi soruyoruz kendimize böyle birşey olacak olsa NASA bunu bilmez miydi? Cevap: Hayır bilemezlermiş. Bunu kendileri söylüyor. Her gezegenin belli bir yörüngesi olmayabilir bazı gezegenlerin yörüngeleri değişkendir ve onların ne zaman nerede olacağını bilmek imkansızdır. Yani Marduk tezi çürütülemiyor. Dünyanın sonuna değinecek olursak karamsarların inandığı bir tez bu. Marduk da sonuçta bu yola çıkıyor. Ama Foton Kuşağı bu konuda ayrılıyor. Çünkü Foton Kuşağı’na inananlara göre bu bir yokoluş değil yeniden doğuş ve yükseliş. İnanılması hoş güzel bir şey Foton Kuşağı. Ne olduğunu anlamak için;“Foton kuşağı ilk kez ingiliz astronom Edmund Halley (1656-1742) yılında Pleiades takımyıldızlarını kuşatan gazımsı bir kuşak olarak gözlendi (Halley kuyruklu yıldızını da keşfeden astronom). Fredric Wilhelm Bessel ise foton kuşağının dönüş hızını keşfetti (herbir yüzyılda 5.5 derece saniye). Jose Comas Sol Pleiades takımyıldızındaki güneş sistemlerini keşfetti. Paul Otto Hesse foton kuşağının kalınlığını saptadı (2000 ışık yılı). Güneş sistemimiz her 25.860 yılda bir Pleiades çevresinde bir tur dönmektedir. Yani, yaklaşık olarak her 12.500 yılda bir güneş sistemimiz bu foton kuşağının içine girer. Güneş sistemimizin foton kuşağının içindeki yolculuğu 2000 sene kadar sürer. Yani, foton kuşağından çıktıktan sonra tekrar foton kuşağına girmek için 10.500 yıl geçmektedir. Bu devrelerin alt devreleri de vardır ama üst devre 206 milyon yıl sürer. Foton kuşağının kendisinin de aurası var ve ilk aura katmanına (enerji seviyesine) 1962 yılında dünyamız (ve tüm güneş sistemimiz) girmiş durumda. Yani şu anda foton kuşağının düşük enerjili ilk kısmının içinde bulunuyoruz. Dünya’mız ikinci enerji seviyesine ise 1987 yılında girdi. 2012 yılında üçüncü enerji seviyesine girmesi sırasında 110-144 saat (5-6 gün) boyunca karanlıkta kalacağız. Üçüncü enerji seviyesine (foton kuşağının kendisinin bulunduğu esas enerjili kısım) girildiğinde ise karanlık sona erecek ve artık hiç gece olmayacak yeryüzünde. Sırasıyla yazarsak
1. gün: 21 Aralık 2012′de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık
2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş’in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu)
3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.
5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik Kısaca, foton kuşağı dünya’daki tüm yaşam için çok büyük bir faydası olan, yüksek enerjili fotonlardan oluşan devasa bir kemer.

     Güneş sistemimiz bu kuşağa girdiği zaman tekrar çıkması 2000 sene sürecek. Foton Kuşağı (Manaşik Halka) kendi etrafındaki dönüşünü 25.860 yılda bir tamamlamakta ve güneş sistemimiz her bir 10.500 yılda bir foton kuşağına girmekte. Foton kuşağı torus şeklinde (araba lastiği biçiminde) bir kemer ve bunun kalınlığı (çapı değil, kemerin kalınlığı) 2000 ışık yılı. Önemli bir husus elektrikli hiçbir aygıtın ise foton kuşağına girildikten sonra hiçbir şekilde çalışmaması. 2000 yıl boyunca sürecek olan safhada elektrik enerjisi ile çalışacak araca ihtiyaçta olmayacak zaten. Çünkü süperbilinç halinde olma hali ve foton enerjisi kullanabilecek teknoloji ile elektrik enerjisini kullanmaya ihtiyacımız olmayacak. 2012 yılında olacağı söylenen muhtemel olaylar bunlar. İnsanların bu dünya düzeninde inanmaya ihtiyacı olan güzel ve kötü şeyler birarada toplanmış 2012 başlığı altında. Ben foton kuşağını tercih ederim. Böyle bir olay gerçekten bu zihince gelişmye karşı insani duygularımızdaki körelmeye tek çare gibi duruyor. Merak ediyorum o yılı herkes gibi. Ve merak ediyorum acaba gerçekten bazı şeyler biliyor mu? Biliniyorsa eğer bize neden söylenmiyor? Tıpkı uzaylılara inanmayı seçenler ve -belkide onları korkuttukları için- saçma bulanlar gibi 2012 de birşeylerin olacağını düşünenler ve isteyenler hiçbir bilimsel kanıt olmadan 2012 yi beklemeye devam edecekler.

     Ülkemizin hangi olaya nasıl tepkiler vereceğini, insanlığın yok mu olacağını, yeni bir başlangıça doğru mu gittiğimizi, yoksa yazılan, araştırılan bu kadar şeyin yalandan mı ibaret olduğunu görmek için bir yıldan az zamanımız var...

1 yorum:

Ryuzaki dedi ki...

Güzel bir derleme olmuş