15 Şubat 2012 Çarşamba

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ: JEREMY LIN

     Günümüzde belli bir başarıyı yakalamış çoğu sporcunun, siyasetçinin ya da sanatçının geçmişine baktığımızda ,onların bu başarıya ulaşmasının beklenebilir olduğu düşünülür. Çünkü okudukları okullar, içinde bulundukları sosyal çevreler veya doğuştan gelen fiziki özellikleri onların bu başarıya ulaşmasına çok büyük yardımcı olmuştur. Ama bazıları vardır ki, (Örneğin; Steve Jobs) kendisinde olan yeteneği çevresinden yardım almaksızın ortaya çıkarabilmiştir.İşte Jeremy Lin de onlardan biri. Çocukluğunda kısa boyu ama sivri zekasıyla dikkat çeken Jeremy Lin bu kısa boyuna rağmen basketbol ile tanıştı ve dünyanın konuştuğu bir başarıya giden yola girdi. Şu an NBA’i kasıp kavuran ve performansı ile tüm koçların gözdesi haline gelen Jeremy Lin’in bu üstün başarı hikayesini  kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.

     1970’li yıllarda Tayvan’dan Los Angeles’e göç eden Gie-Ming and Shirley çiftinin çocuğu olarak 1988 yılında dünyaya geldi Lin. Josh ve Joseph isimli iki kardeşine babası Gie-Ming küçük yaşlarda basketbol oynamayı  öğretsede, diğer oğlu Jeremy için farklı planları vardı. Jeremy henüz çok küçük yaşlardayken üstün zekasını göstermişti ve babası onun iyi bir okulda okuyup akademik kariyer yapmasını istiyordu. Gençlik yıllarında Jeremy basketbol oynamayı istese de hem buna zaman bulamamış hem de zayıf fiziği buna el vermemişti. Ön planda olan zekası sayesinde Pablo Ablo Lisesi’ne kabul edilmişti. Ama yine de basketbol içinde bir ukte olarak kalmıştı. Çalışmalarını ve sporu aynı anda yürütebileceğini düşündü ve okulun basketbol takımına kabul edildi. Bu sırada fiziğini de güçlendirmek için yoğun çaba göstermişti. Çok geçmeden lisenin basketbol takımına kaptan olacak kadar dikkatleri üstüne çekti. Kaptanlığı süresince de okuduğu lisenin basketbol takımının önemli başarılara imza atmasına katkıda bulundu.

    Liseden sonra ise işler Lin’in istediği gibi gitmemişti. Lin kendi basketbol videolarını Ivy League’e göndermişti ve hayalleri süsleyen Stanford ve Ucla kolejlerine katılmak istiyordu. Ancak hayallerinde bulunan bu kolejler  Lin’e basketbol için burs vermemişlerdi. Amerika’da basketbol denince geri planda kalan Harvard ona bu bursu sağlamıştı. Okul başarısının Harvard için yeterli olması ve hızlı ve atletik bir basketbolcu olması, Lin’in bir anda kendisini Harvard’ta bulmasını sağlamıştı. Lin’in basketbol takımındaki istatisikleri bu sefer pek de iyi değildi ve koçları onun aslında takım için tam olarak hazır olmadığını düşünmeye başlamışlardı. Ancak Lin çalışmalarını sürdürdü ve tekrar güzel oyunuyla koçlarının gözüne girmeye başardı.Bu değişimiyle birlikte Lin’e Stanford tarafından burs verilmesi ihtimali,koçlarının kafasını bulandırmaya yetmişti,ancak bu durum gerçekleşmedi. Lin basketboluna gün geçtikçe birşeyler katmış ve Harvard’ın en önemli oyuncusu haline gelmişti. Basketboluyla beraber devam ettirdiği Ekonomi bölümünden de  başarıyla  mezun olmuştu.



     Harvard’tan mezun olduktan sonra Amerikan Basketbol Ligi(NBA)’nde 2010 yılında draft edilememe ihtimali yüksek olsa da, Lin bir anda kendisini Dallas Mavericks’in yaz kampında bulmuştu. Yaz liginde yakaladığı ortalamalarla da Golden State Warriors takımıyla anlaşma aşamasına da gelmişti. Her ne kadar kendisini  başka takımlar da istese de Lin kendi evi olan Golden State Warriors takımını düşük bir ücrete rağmen tercih etmişti. Ancak işler Harvard’taki kadar güzel gitmiyordu ve NBA’deki ilk sezonunda  düşük istatisikleriyle kendisini unutturmaya başlamıştı. Golden State’ten sonra da bazı takımları dolaşmış ancak sonunda kendisini,kaderini değiştirecek olan takım olan New York Knicks’te bulmuştu.

     New York’a geldiğinde Lin’in posizyonunda oynayan yıldız oyuncular vardı ancak bu oyuncuların sakatlanması ve Lin’in de gayretli çalışmaları sayesinde maçlarda aldığı süre artmıştı. Nba’nin en yetenekli oyuncuları arasında gösterilen takım arkadaşı Carmelo Anthony’nin de hocasına Lin’ daha fazla süre vermesi gerektiğini söylemesi üzerine Lin bu aldığı süreyi çok iyi değerlendirdi ve kariyer rekoru olan istatistikleri yakaladı.  Lin şu günlerde her geçen  maç kendini geliştirmekte ve Amerika’da hatta tüm dünyada adından söz ettiren bir basketbolcu olmaktadır. Jeremy Lin, şanssızlıklara rağmen çalışılıp herşeyin başarılabileceğini de tüm dünyaya göstermiştir.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel çalışma olmuş tebrikler...

Erkan dedi ki...

Ben de böyle bir yazı arıyordum. Teşekkürler.

https://yazar20.blogspot.com

Seninkine benzer içeriklerim var. Beğenirsen paylaş.