16 Şubat 2012 Perşembe

KURT COBAIN OLMAK


     Kimi sanatçılar vardır ki öldükten sonra bile bıraktıkları eserler, ve yaşam tarzlarıyla bir ekol oluşturmuş ve ölüm onlar için sadece fiziksel bir olgu olmuştur. Grunge denince ilk akla gelen ve yaptıklarıyla bir döneme damgasını vurmuş Kurt Cobain de bu insanlardan biridir. Bu efsanenin ilginç yaşamından biraz bahsetmek istiyorum.
     20 Şubat 1967 yılında Wendy ve Donald Cobain’in oğulları olarak dünyaya geldi Kurt. Çocukluk yıllarını daha sonra lanetle anacağı Aberdeen’de geçirdi. Henüz 8 yaşındayken anne ve babası boşanmış. Kurt o günden sonra babasını hemen hemen hiç görmemişti. Annesi de çok baskıcı bir yapıya sahipti. Yani Kurt henüz küçük yaşlarda bunalım bir hayatı yaşıyordu. Onun bu bunalım hayattaki en büyük destekçisi ise Beatles’dı. Derslerinde yeteri başarıyı gösteremiyordu.  Beatles dan sonra da Led Zeppelin ve Kiss gibi daha sert guruplar dinlemeye başlamış ve gitar çalmayı öğrenmişti.  Henüz 13 yaşındayken derslerindeki bu kötü gidiş nedeniyle annesi onu evden kovdu. Okulu bıraktıktan sonra askeri denizcilik okulundan burs kazansa da o bu bursu kabul etmeyip dağınık yaşantısına devam etme niyetindeydi. 1985 yılına kadar çeşitli guruplarda çaldıktan sonra nihayet 1987 yılında farklı bir isimle ilk gurubunu kurdu. 1989 yılında ise gurup Seatlle’da NIRVANA adını alıp ilk albümleri olan Bleach’i yayınladılar. 1991’ye kadar sadece undergraund müzik gurupları arasında yer alan gurup, aynı yıl Nevermind adlı şu an birçok müzik eleştirmeni tarafından şaheser olarak nitelendirilen albümü piyasaya sundu. Bu, Kurt Cobain için bir dönüm noktasıydı. Kısa sürede 5 milyonu aşan bir satış oranına ulaşan bu albümde; punk ve grunge esintileri hakimdi. Mtv müzik ödüllerin’e de bir çok dalda aday olan albüm ile Kurt artık bir rockstar haline gelmişti.

     Onun bu hızla ilerleyen başarısı sayesinde gelen şöhretin gücüne aldanmamıştı. Hatta bu kadar ünlü olmayı istemiyordu bile. Bir müzik akımı olan Grunge’ın yaratıcısı olarak gösterilmek bile onun için çok da önemli değildi. Hayat Kurt için dağınık ama güzel giderken, ileride hayatını sonlandırmasında önemli bir rolü olan karın ağrılarıyla tanıştı ve çareyi de eroinde buldu. Eroin kullandığı zaman karın ağrılarının geçtiğine inanıyordu. Ama uzun sürmeden uyuşturucu onun efendisi haline gelmişti bile. Nevermind’dan sonraki albümleri olan In Utero, bu sancılı dönemde çıkmış ve Nevermind kadar başarılı olamamıştı. Hala herkesin dilinde ‘Smells Like a Teen Spirit’ söyleniyordu.

     Özel hayatında ise bu uyuşturucu kullandığı günlerde Courtney Love ile beraber olduğu haberleri yayılmış, kısa süre sonrada Courtney Love’ın hamile olduğu anlaşılmıştı. 24 Şubat 1992 yılında evlendiler. 18 Ağustos 1992 yılında ise kızı doğdu Kurt’ın. Kızı doğduktan sonra artık temiz bir hayat sürmek isteyen Kurt rehabilitasyona girmiş ve tamamiyle eroinden kurtulmuştu. Kısa sürede eski başarılarına tekrar dönen Nirvana’da işler yolunda gidiyordu. Ne yazık ki Kurt’ın eşiyle olan kavgaları ve tekrar başlayan sırt ağrıları yüzünden kurt tekrar uyuşturucuya başlamıştı. Bu seferki durumu öncekinden de kötüydü.

     8 Nisan 1994 günü Kurt’un annesi oğlunun 6 gündür kayıp olduğundan şüphelenip polise ihbarda bulundu. Ve aynı gün Kurt Cobain’in cesedi kendi evinde elektirik tesisatçısı tarafından bulundu. Kurt kendisini pompalı tüfekle tek el ateş ederek öldürmüştü. Cesedin yanında ise bir intihar mektubu bulunmaktaydı. Cobain sülalesinde intihar sık görülürdü. Bu olayın intihar olduğu herkes tarafından kabul edilmişti. Ancak durumun ilginçliği otopsi sonuçlarından sonra açığa çıktı. Kurt’un vücudunda kendisini komaya sokacak kadar uyuşturucu bulunmuştu. Bu miktarda uyuşturucu alan bir insanın bırakın kendisini vurması silahı eline alıp doğrultması bile mümkün görünmüyordu.

     Hayranları kimi zaman bu olay için karısı Courtney Love’ı suçladılar. Yine de bu trajik ölüm kısa sürede unutuldu. Ama Kurt Cobain’in bıraktığı eserler ve şarkılar hala herkesin dillerinde. Ölümünden sonra yayınlanan Best Of Nirvana albümü de rekor satış oranlarına ulaşmıştır. Klipleri hala müzik kanallarında gösterilmektedir. Grunge ise hiçbir zaman o günküler kadar heyecan verici olmamıştır.

     Yazımı noktalamadan Kurt Cobain’in 27 yaşında öldüğüne dikkat çekmek isterim. Tıpkı Amy Winehouse, Jim Morrison, Brian Jones, Jimi Hendrix, Chris Bell, Kristen Pfaff ve daha niceleri gibi...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok güzel yazı olmuş.Kurt Cobain hakkında çok bilgim yoktu çok yararlı oldu teşekkürler

Adsız dedi ki...

Bu yazidaki her seyi biliyordum aslinda bence daha farkli yonleriyle anlatmaliydin onu neyse her sekilde cok seviyorum onu <3

Unknown dedi ki...

Yazı güzel olmuş emek var Ama Kurt’u anlatmaya yazılar yetmez... onu çok seviyorum çok farklı ve örnek alınası bir kişiliği vardı keşke hala hayatta olsaydı onu görmeyi sarılmayı Nirvana konserlerine gitmeyi çok isterdim...Şuan hayatta değil ama geride bıraktığı çok fazla güzel şey var şarkıları,sözleri,giyim tarzı, ırkçı ve homofobik olmayışı feminist olması ve daha bir çok şey
Kurt bu yaşananları haketmedi mutlu olmayı sonuna kadar haketti ama hayata yenik düştü. üzgün olan şeyde herkesin onu sahnede eğleniyormuş gibi görmesi halbuki içten içe ne ağlıyordu gözlerindeki acıyı kimse fark etmedi