30 Ocak 2011 Pazar

LEYLA U MECNUN

Kays, gezinir sokaklarında Bağdat’ın, Mecnun misali… Bir adamla karşılaşır... Adam yazı yazmaktadır duvara. “LEYLA U MECNUN”… Şaşırır Mecnun. Yanaşır adamın yanına... Sorar adama ne yapmaktasın diye; Adam: "Bunların Aşkı öyle büyük ki yazmak istedim" der, duvara... Mecnun; Yerdeki duran başka bir fırça ile duvara yazılı adını siler... Adam şaşırır. Sorar adam Mecnuna: "Ne yapmak istediğini?" Mecnun yine aynı Mecnun, verir cevabını : "Aşk’ın içinde Mecnun olmadı hiç... Aşk hep LEYLA idi…"

29 Ocak 2011 Cumartesi

The Walking Dead

zombi desenli yeni dünyada yaşam mücadelesi veren bir grup.ölmekmi yaşamak mı konu olduğunda hiç bu kadar tereddüt edilmemiştir

28 Ocak 2011 Cuma

İlk paylaşımın günahı olmaz :)

Şöyle bir yazıyla bloga merhaba demek istedim.Baktım ki etrafımda herkes mühendis o zaman mühendis nedir? Kime denir? Mühendis kelimesi Arap kökenli hendese kelimesinden türetilmiştir ve hendesenin sözlük anlamı geometridir.Aslında biz mühendis adayları birer hendeseci yani geometriciyizdir.Bunun yadırganacak bir tarafı yok gördüğümüz derslerin,sistemlerin,mekanizmaların alt programları hep geometriye yani matematiğe dayanıyor.Matematikte şöyle bir yolculuk yapacak olursak matematik genel olarak integrasyon mudur,türev midir,yoksa biz mi gözümüzde matematiği çok büyüttük.Bakkal Ahmet ustanında yaptığı bir matematik işlemi değil midir?Ya da matematiği şu yönden mi incelemek lazım? Dinamik de ya da fizikte iş hesaplarken Green Teoremi kullanmak mıdır matematik?Ya da bankacıların kredi işlemlerinden kazandıkları kaydi paraları hesaplamak için kullandıkları çarpanların hesaplamaları mıdır matematik?Yani olay şurda kopuyor matematik hayattır yada ben öyle düşünüyorum.Bu bir ironi midir?(burası sizin yorumlarınıza kalmış :))Bu kadar matematiksel fonksiyonun içinden çıkmak istersek o zaman herkes matematikçi yada indirgersek herkes geometrici yada herkes yaptığı işin bir mühendisi değil midir?

27 Ocak 2011 Perşembe

KEŞKE


'Keşke''sözü şeytanı sevindirir,diye bir kaide var.Bu keşkeler,sadece bir özlemin ifadesi olarak dile getirilip bir itici güç,yeni bir oluşuma iten takat halinde ortaya çıkmıyor.
Bu geçmişe özlem de, kuru bir vah vah'tan ve keşke'den ibaret kalıyor.Bu da hoşgörünün ne olduğunu anlamamızdan ve hoş görmemizden.İçinde bulunduğumuz halden hep şikayetçiyiz onun için hoş görmüyoruz.içinde bulunduğumuz anlar,on sene sonra hasretle anacağımız anlar oluyor.Çünkü elli sene evvel de şikayetçiydi,ama şimdi hasretle anıyoruz.Dolayısıyla ''AN BU AN,DEM BU DEM''i çok iyi idrak etmek lazım.Bunun öğretisi de,galiba tasavvufunda öğrettiği hoşgörüden geçiyor.

İyi ki olmadın...

Bırak bu işleri,niye yapıyorsun bunları? Ben de bilmiyorum diyesi geliyor insanına ama neden ? neden? soruları kafayı kurcalayacak vakit bile bulamıyor,ama yine de ben sana çok teşekkür ederim,beni benle bıraktığın için,beni bana bıraktığın için.yine de iy ki olmuş diyorum kendi kendime ,acaba yine ve yeniden niye? Sorular çoğalıyor,nefes alamamaya başlıyorsun,boğulacağını hissediyorsun ama boğulmuyorsun.ne acı di mi? Hep geriden yaşamak ,geriden gelmek,ama son düzlükte birden fırlayacakmış gibi .ama yine de biliyorum bu olmayacak,anladım bu raflar hiç dolmayacak.

9 Ocak 2011 Pazar

bana bunun yanlış olduğunu kim


concord san açık fonksiyon kapalı fonksiyon söyleyecek wronskian omuz omuza istidat metro bilişim devlet saman votka baba salık kalabalık hür mür kürt tezahürat deniz kim keriz karmaşa kadın kavram sıcak taahütname bana kelime anneme babama tüm sevdiklerime olduğunu yeğenime tedbir intizam muntazam süper hiper bunun alter karbür orman soluk gümbürtü sol yol kol mol moleskine molar mayonez maydonoz koz poz yanlış pazu yazu yalağuz karpuz uz açık zihin bizatihi kapalı zihin açık fonksiyon piyon on kon bon bön mel sel kel yel el L.

4 Ocak 2011 Salı

Büyük Balık Küçük balığı zor yutar

elimde zıpkın. hedefi takip ediyorum. arasıra yüzeye çıkıp ciğerlerime temiz havayı alıp tekrar dalıyorum suya.şartlar zor.parmaklarım uyuştu soğuktan.ama hedefi kaçırmamam gerek.çünkü artık arkasına saklandığı o yeşil üzerinde Benjamin Franklin'in portresinin olduğu birikinti kayası ortada yok.sadece cesaret gerekli.son bir nefes ve hedefi sabırla ufak adımlarla takip.sıranın bana gelmesini bekleyerek.yanımda ekipmanlarımla ve tabiki arkamı kollucak bir ekiple.kokumu duyan büyük balıklarla beraber başa çıkabiliriz anca.