15 Şubat 2012 Çarşamba

The new mission #2

--Sen yazmazsan ben yazacağım!
"Seni çok özledim."
...

-Teşekkür ederim, sen o an "seni özledim" yazmasaydın şimdi bunların hiçbiri olmayacaktı..
--Rica ederim..

...

Aşk öyle inanılası bir duygu ki, ne okul ne iş ne de günlük yoğunluklarla onu inkar edemeyeceğimi anladım. Ağlayan bir çocuğu bir gece yarısı bir aşkın alevlenmesi dışında hiçbir şey durduramadı. İnsanın içine ekilen sevgi tohumları ne kadar iyi tutarsa, o kadar fazla hisseder aşkı damarlarında. Tepkileri o kadar büyük olur, o kadar derin hisseder.. Aşk, ne sadece aptallık, ne sadece dibine kadar sevgi, ne de sadece 3 günlük bir şey. Aşk küçükken çok oynadığın bir oyuncak gibi, zaman zaman raflarda tozlanmaya bırakır, zaman zaman alıverip eline yeniden oynamaya başlarsın. Sertab Erener bu yüzden "aşk ölmez" diyor.

...

Aylardır kalpte tutulan tüm aşk cümleleri ancak sarhoş olunca çıkabilir ağızdan, işte bu yüzden sarhoş olmak iyidir, ya kadehten, ya aşktan. O cümleler karşındakinin ne kadar coşkulu olduğunu anlatır ve sen bile bir seyirci olarak o coşkuya katılırsın.

...

Kalp ritmi hızlanır, yüzünde yayılan bir gülümseme, mutluluk hormonu mu gezinen derisinin altında, neredeyse yüreğinden fışkıracak!
Aşkın etkisi hala sürdüğü için böyle ifade ediyorum : bir doğuma şahit olmak gibiydi. Biraz şaşkın, ama mutlu. Ne için olduğunu ilk seferde anlayamadığım bir mutluluk.

...

Gözlemlenecek onlarca duygu.. Hem erkek hem de kıza ait.. Onlar belki duygularını açmakta zorlanmış, benden daha çok heyecanlanmış, belki endişelenmiştir bile.. Ama benim dışarıdan gördüğüm manzara havai fişekleri hatırlatıyordu.

...

Görev meleklerden biri için başarıyla tamamlandı, bu sezon mutlu bitti.

Hiç yorum yok: