Benim bu dünyaya tek çocuk olarak gelmemin bir sonucu var: Baskıya katlanamam.
Gittiğin günden beri her gün aramalıyım, konuşmalıyım, en azından bir mesaj atmalıyım diye düşünüp duruyorum. Ve aslında düşünecek daha başka şeylerim var biliyor musun..
Arkadaşımsın, sana minnet duyuyorum, evet, harika anlaşıyoruz.. Ama neden her gün "Seni seviyorum" dememi bekliyorsun? Neden yanında olmamı istiyorsun? Neden daha gitmeden bile her gün seninle iletişime geçeceğimden emin olduğunu söylüyorsun?
Soruları şöyle sorayım..
Neden seni özlediğimi her gün duymak istiyorsun? Neden her gün sevildiğinin vurgulanmasını bekliyorsun? Neden daha ayrılmadan üzerimde baskı kuruyorsun?
Benim tarafımda işler böyle görünüyor, hadi empati yapalım mı biraz?..
Sürekli, sen artık uzaklaştın, değiştin, soğudun, diyorsun.. Her cümlende özne olmaktan sıkıldım. Aklındakileri açığa çıkarmak için yollar kurduğumda, konuyu Truman Show'da Jim Carrey'i kandıran adamlar gibi değiştirmenden sıkıldım. Konuşmuyorsun, hiç sorun yokmuş gibi geliyor belki sana. Veya öyle düşünülmesini istiyorsun.. Aslında seni aramamama bozuluyorsun.. Seni unuttuğumu düşünüyorsun çünkü sık sık sosyal ortamlarda yakın arkadaşlarımla takıldığımı, onlarla atıştığımı görüyorsun.. Ve o anlarda sana mesaj atmadığım da aşikar..O ortamın dışında kalmış olmaktan mutsuzsun.. Yokluğunda seni unutmamdan korkuyorsun, daha ileriye gideyim mi? Yalnız kalmaktan korkuyorsun. Üstelik yalnız bile değilken?!
Oysa sana iş yerinde yükümün arttığını söylemiştim, annemin hastalandığını, evde huzursuz zamanlar yaşadığımı.. Sabahları erken uyanıp eve gelir gelmez uyuduğumu da biliyorsun.Bunları hiç dinliyor muydun yoksa o zaman da sana kaç zamandır yazmadığımın hesabını mı yapıyordun?
Bana dürüst olmadığın, artık aptalca gelen mutluluk oyunlarını sürdürdüğün sürece haklı çıkacaksın : eskisi gibi olmayacağız. Gözümle görmeye çalış, yoksa düze çıkamayacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder