20 Aralık 2011 Salı

Ahah, şakacı Evren..

Dün onca olumsuz adama çemkirdim çemkirdim, hepsi birden geri tepti ki fena bir sabaha uyandım.

Bir kere önce uyanamadım bile. Geçenlerde sabah erken uyanmak için odamın uyku sersemi bir insanın bulamayacağı envai çeşit yerinde kurduğum alarmlar (insanın birden fazla telefonunun olması işte burada işe yarıyor) kesmeyince, vay dedim, sen misin o yataktan çıkmayan! Hemen yeni bir formül ürettim : Yatmadan önce içilen koca bir bardak su. Sabaha karşı kıvranarak uyan, sonra da istiyorsan giderme o sıkıştıran ihtiyacı.. Hadi bakalım.

Yine kıvranarak uyandığım sabahlardan biriydi, yalnız bu sefer kapkara gözleri, ancak bir erkekte görmeyi kabul edebileceğim kalın kaşları ve çıkık elmacık kemikleri ile "haunting a person" eylemine can veren kalp çarpıntısı vardı yanımda.

Buruktum biraz, Teoman şarkıları gibiydi sevgilim, biraz edepsiz, bolca melankolik ve çokça hayran olunası.. Sanki normal birşeydi giyinirken, makyaj yaparken, dişimi fırçalarken onu düşünmek. Bu sabah, devam etse nasıl olurdu cevabını aldım sanki evrenden; yağmurlu ve onunla dolu.

Eğer eski bir hikayeyi durduk yere hatırlıyorsanız, biraz da inadına hayalperestlik varsa ruhunuzda, "Göndersene oğlum, hadi gönder, sıkıyorsa gönderme!" diye çıldırdığınız o işaret aniden gelmiştir, anlayın. Sınav kağıtları dağıtıldıktan sonra 3. soruyu bilmediğinizi fark edince sınavdan çıkamamak gibi bir ikilem.. Türkçesi : "İşaret diyordun, al sana."

Çokça zamanlar sadık kaldığım, tek çocukluğun getirdiği bencilliğe rağmen onca emek verdiğim, her şeyi geçtim, bildiğin aşık olduğum adamın kolları altında aileden olamayacak kadar yabancı bir suret görünce ne yaptım? "Yani sen de dinlemezsin dinlemezsin, bunu mu kabul edesin tuttu?!"

Tüm o rüyalar, yerli yersiz hatırlamalar, yanlışlıkla adını yazdığında bir türlü silememeler.. Demek hepsi bunun içindi. İçime mi doğmuştu? Yani.. Sayısal sonuçları içime doğsa daha mutlu olurdum.

Tarihim tekerrür ederken bu sefer biraz şanslıydım. Yine bir bilgisayar karşısında tamamını görüntüleyemediğim bir fotoğrafa bakıyordum ama en azından tek başıma mırıldanmadım o arabesk ezgileri. Doğal afet çantam bu sefer neyse ki yanımdaydı.

Gel gelelim kafamı da çok takmayayım diye ertesi güne bir kısa sınav, öncesine de bir proje teslimi yerleştirilmiş önceden. Ahah şakacı Evren..

Hiç yorum yok: