Apartman kültürüne alışamayacağım arkadaş! Ben müstakil ev çocuğuyum.
Bahçe alışkanlığım var benim, kapının önüne çöp koyma değil, portakal ağacına aşı yapma zamanını takip ederim. (Anadolu'nun kızıyım diye devam etmeyeceğim tabii ki!)Ne bileyim, okuldan sonra anahtarım olmadığında hiç sokakta da kalmadım. Belli bir yaşıma kadar "Yar bize bir tabak aşure medeeet!" diye haykırdığım da olmadı.
Bu toplu yaşam kuralları bünyeme ters.
İlk defa ben 19 yaşımdayken taşınmıştık apartmana. Annem ve babam apartmanda asansör kullanma eylemine yeni bir bakış açısı getirmişlerdi : Asansörü kullandıktan sonra aldığın yere bırak.
Yani, zemin katta bindiysen kendi katında asansörden inerken yine Z'ye bas. Fazlaca incelik değil mi?
Ben, onların çocuğu olarak en fazla bu kadar eleştirebiliyorum. Gerisi yalan.
Bakınız, şimdiki öğrenci evim:
Üst kattan gelen gürültü mü var? Belki yukarıda sağır biri oturuyordur, belki çocuk vardır, belki psikopattır, o da insan ona da saygı duymak lazım.
Kapıcı çöp yüzünden kapıma mı geliyor? Ne gerek var yahu, ben indiririm, zahmet olmasın..
Otopark mı dolu? Amaan onca sene kapının önündeydi araba, şimdi mi birşey olacak yani..Maksat apartman sakini olmadığı halde arabalarını koymuş insanların huzuru kaçmasın (!)..
Apartmanı temizleyen görevli mi var? Ay aman çok zahmet oluyor ona da, biz biraz dikkat edelim de kirlenmesin bu kadar..
Hasta değilim, kendimi de kaybetmedim. Sadece öyle büyüdüm. Çocukluğumla ilgili gururlandığım yegane şeylerden biridir; birbirinin külüne muhtaç olan komşuları gördüm.
Bireyselleşen dünyaya belki de bir tek bu noktada uyum sağlayamadım. Bizden kimse sağlayamadı. Arada denk gelip de benzerlerimizi bulduk mu işte her şey tamamdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder